NEDEN NÜKLEER ENERJİ ?
Ülkemizde elektrik tüketimi gittikçe artmaktadır. Şöyle ki ülkemizde, petrolün % 92'si, doğalgazın % 98'i ithal edilmektedir. Bu nedenlerle enerjide dışa bağımlılığımız % 72 dir. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın (güneş enerjisi,hidroelekrik sanraller,rüzgar enerjisi gibi) tamamı kullanılmaktadır. Peki bu yeterli midir? Tabi ki hayır, bunların yanında elektrik üreten nükleer santrallerin ülkemizde kurulması zorunludur. Nükleer santraller, elektrik üretmenin yanı sıra ülkemizde istihdamın artmasında, insan kaynaklarının geliştirilmesinde, teknolojik bilgi birikiminin artmasında da önemli katkılar sağlar. Aşağıdaki resimde dünyadaki nükleer santral girişimlerini görebiliriz.
Ülkelerin nükleer enerjiye göre konumu:
çalışan reaktörü olan ve yeni reaktörler inşa eden ülkeler
çalışan reaktörü olan ve yeni reaktörler inşa etmeyi planlayan ülkeler
reaktör inşa eden ülkeler
reaktörler inşa etmeyi planlayan ülkeler
çalışan reaktörü olan ve durumu değişmeyen ülkeler
çalışan reaktörü olan ama aşamalı olarak kapatacak ülkeler
sivil nükleer enejinin yasal olmadığı ülkeler
reaktörü olmayan ülkeler
Nükleer enerji , 1.,2., 3.nesil ve 3A plus olarak 4 de ayrılır 1. nesil olan bir nükleer enerji ve 2. nesil olan bir nükleer enerji patlama riski olan santrallerdir. 3. nesil santrallerin reaktör kalbindeki uranyum atomunun koruma önlemi yüksek olduğundan üzerine atom bombası atsanız dahi patlatamazsınız. Yani 1. ve 2. nesil nükleer santraller reaktör kalbindeki bir katman dan oluşur ama 3 ve 3A plus nükleer santralleri üç koruyucu katmandan oluşur. Ülkemizde de kullanılacak olan 3A plus teknolojisiyle patlama riski olmayacaktır.
Çalışma prensibi olarak nükleer santraller; öncelikle ısıyı elde edebilmek için fisyon olayını gerçekleştirir. Fisyon olayı 235 kilolu uranyum atomonunu çekirdeğini parçalayarak nötronların (alfa beta ışınları ) açığa çıkartır ve böylece yüksek bir ısı meydana gelir. Nükleer bir patlama dediğimiz zaten o ışınların nötronların açığa çıkmasıdır.
3. nesil nükleer santralleri bu patlama olmaz.Reaktörün kalbindeki elde ettiğimiz ısı enerjisini suya aktarılır,su almış olduğu bu enerji sebebiyle faz değiştirir ve kızgın buhar haline dönüşür. Elde edilen bu buhar daha sonra elektrik jeneratörüne bağlı olan buhar türbinine verilir. Su buharı, türbin mili üzerinde bulunan türbin kanatları üzerinden geçerken daha önceden almış olduğu ısıl enerjiyi kullanarak, türbin milini döndürür. Bu mekanik dönme hareketi sonucunda alternatörlerde elektrik elde edilir. Jeneratörde oluşan elektrik ise iletim hatları denilen iletken teller ile kullanılacağı yere gönderilir. Türbinden çıkan, ısıl enerjisi yani sahip olduğu basınç ve sıcaklığı düşmüş olan buhar, tekrar kullanılmak üzere yoğuşturucuda (kondenser) yoğuşturulup su haline dönüştürüldükten sonra, tekrar reaktörün kalbine gönderilir. Yoğuşturucu da su buharının faz değişimini yapabilmek için çevrede bulunan deniz, göl gibi su kaynaklarını soğutucu olarak kullanılır.
Deniz göl gibi yerlerde olmadığı durumlarda klima hastalığına (akciğer iltihabına) neden olur. Bu sebepten dolayı Ülkemizde bu proje deniz kıyısına yapılmaktadır.
Nükleer santrallerin zararlı diyebileceğimiz bir atıkları ise reaktörün kalbinde olan fisyon olayına maruz kalan çubuklardır .Atıkları da ABD satın alıyor ve atıkları kullanarak atom bombası yapıyor.
Kısacası nükleer enerji, ülkemizi zenginleştirecek ,dışa bağımlılığımızı azaltacak.Askeri açıdan da bizi güçlendirecek. Ayrıca yanımızda bulunan 2. nesil ve tehlikeli Nükleer santrali olan Ermenistan da patlama anında hepimizi etkileyebilir. Bunun da en kısa zamanda önlemi alınmalıdır.
Peki ne kadar radyasyona maruz kalırız? Kıyasla yarım saat televizyon izlerken aldığımız radyasyon daha fazladır.
kaynaklar
1/http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Anasayfa
2/vikipedi
RAİF ESEN
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
ENERJİ SİSTEMİ MÜHENDİSLİĞİ
BUMİNHAN KARADAĞ
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ
01.09.2015