Medeni Yargıda Avukat

                                                        MEDENİ YARGIDA AVUKAT


                                 

             Tarihi Süreç

Benimsemiş olduğumuz Kara Avrupası sisteminin temelleri olan Roma hukukunda avukatlık mesleğinin köklerini görüyoruz.  Avukat sözcüğü , eski Yunanca’da, üstün, ayrıcalıklı ve güzel konuşan anlamına gelen “AdvoCatus” sözcüğünden dilimize yerleşmiştir ve  Romada avukatlık oldukça saygın bir meslektir. Ücrete tabi bir iş olarak görülmemiştir. Hatta Romanın tanınmış avukatlarından Ovidus, “Güzel kadınların güzelliklerini satmaları ne kadar utanç verici ise bir avukatın yardımını satması da o kadar utanç vericidir.” diyerek Eski Roma döneminde avukatların ücret almasının onur kırıcı bir davranış olduğunu ifade etmiştir.  Romada sadece erkekler avukatlık yapabiliyordu bunun yanında toplumsal değerlerden uzak yaşayanlar avukatlık mesleğinden men ediliyorlardı. Yine avukat davada savunduğu kişinin haksızlığını anlayınca çekilmekle yükümlüydü burada da ‘hakimin red ve  çekilme halinin ‘  doğuşunu görebiliriz. Ortaçağ Avrupasına baktığımızda avukatlık mesleği  pek değer görmemiştir, hatta yalnızca medeni yargıda avukatlık söz konusuyken ceza yargılamasında daha çok işkence ve eziyet ön plana çıkmış kişinin savunulma hakkı göz ardı edilmiştir.

 

Osmanlı Döneminde Avukatlık Mesleği                      

Osmanlı dönemlerinde Tanzimat devri avukatlık hizmetinin başlaması açısından bir dönüm noktasıdır ve arkasından 1856 ıslahat fermanı avukatlık mesleğinin ve baroların oluşmasının ilk adımı olarak kabul edilmektedir. Bu süreçlerdeki kanunlaşma hareketlerinde her ne kadar avukat adı zikredilmese de tarafların muteber bir vekaletname ile vekalet görevini yapabilecekleri anlaşılmakta olup, adı konmamış da olsa dava vekilliğinin kabulünü görüyoruz. Avukatlık ilk önce 1875 yılında İstanbul mahkemeleri  için kabul edilmiş, bir yıl sonra çıkartılan bir ferman ile de tüm ülkeye yayılmıştır. Ülkemizde çağdaş anlamda avukatlık mesleği ve baro örgütlenmesi Cumhuriyet ile birlikte olmuştur. Bu anlamda avukatlığın meslek haline gelmesi 1924 de kabul edilen Muhamat Kanunu ile olmuştur.  Avukatlık hukukunun asli kaynağı 1136 sayılı Avukatlık kanunudur, bunun yanı sıra Türkiye barolar birliği tarafından çıkarılan yönetmelik ve genelgelerle , adalet bakanlığı tarafından çıkarılan genelge ve talimatlar da kaynaklar arasındadır.

Avukatlık kanunu madde 1 e göre ,avukat  yargının kurucu unsurlarından , bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden ve kamu hizmeti niteliğinde olan serbest meslek mensubudur.

Peki kimler avukat olabilir? Avukatlık kanunu madde 3 e göre Avukatlık mesleğine kabul edilebilmek için :

1)Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,

2)Türk hukuk fakültelerinden birinden mezun olmak veya yabancı memleket hukuk fakültesinden mezun olup da Türkiye hukuk fakülteleri programlarına göre noksan kalan derslerden başarılı sınav vermiş bulunmak,

3)Avukatlık stajını tamamlayarak staj bitim belgesi almış bulunmak

4)Levhasına yazılmak istenen baro bölgesinde ikametgahı bulunmak,

             5)Bu Kanuna göre avukatlığa engel bir hali olmamak gerekir.

Peki  Ülkemizde avukat stajı nasıl yapılır? Avukatlık stajı bir yıldır. Stajın ilk 6 ayı mahkemelerde ve kalan 6 ayı da en az 5 yıl kıdemli bir avukat yanında geçirilir. Staj baronun, cumhuriyet savcısının ve hakimin denetiminde gerçekleşir. Avukat yanında yapılan stajda avukat , stajyerin baro eğitim çalışmalarına katılmasını , devamını ve başarısını denetlemekle yükümlüdür. Staj kural olarak kesintisiz yapılır. ücret alınır mı? Konuştuğum kişiler ilk 6 ay ücret alınmadığını sonraki 6 ayda yanında çalıştığınız avukata bağlı olduğunu söylediler. Peki staj süresi verimli geçiyor mu ? konuşmamı hazırlarken irtibata geçtiğim çoğu kişiden bu 1 yıllık dönemin oldukça verimsiz olduğunu duydum. Özellikle avukatın yanında staja başladıklarında avukatın belge getir götür gibi işlerini yaptıklarını söylediler ve baronun bu süreçteki bir aylık eğitimini yetersiz buldurlar. Yani stajın verimliliği açısından baronun eğitim süresini arttırması olumlu olabilir ve yanında çalışılan avukatlarında eğitici ruhuyla hareket etmeleri gerekir ve  bunun denetiminin de baro tarafından yapılması yerinde olabilir kanaatimce. Peki  karşılaştırmalı hukuktan kısa bir örnek verirsek bizim gibi Kara Avrupa ‘sı sitemini benimsemiş Almanya hukuk siteminde avukatlık stajı nasıl tamamlanıyor?   Öncelikle bizden farklı olarak bir avukatlık sınavına girmeleri gerekiyor sınavda başarı oranı %70 ‘lerde. Puanlarına göre çalıştıkları firmalarda değişiyor elbette. Almanya da avukatlık yapan arkadaşımın dediğine göre de  30 bin euro civarında kazançları olabiliyormuş.  Bizim ülkemizdeki gibi çalıştıkları şehirlere göre de ücretleri değişkenlik gösteriyormuş. Ülkemizde yapılan stajla ekonomik olarak kıyaslarsak arada ciddi bir farkın olduğu aşikar, tabii ki Almanya’da yaşam koşullarına göre rakamlar yüksek değil ancak belli bir düzeyde ve makul görünüyor. Bizim sistemimizde maddi anlamda stajyer avukatlar ciddi sıkıntı çekiyor baronun vermiş olduğu geri ödemeli kredilerde buna kısa vadeli bir çare oluyor. Kısacası  ortada verilen bir emek ancak alınamayan bir bedel oluyor böyle garip bir durum işin aslı. Problemin biraz daha içine girersek acaba stajyer avukatlar sağlam bir ücret mi yoksa saygın bir duruş mu istiyor ? fikrimce avukatlık stajı daha sofistike bir iş haline de getirilebilir

             Avukatlık Stajı

Avukatlık sınavı gelecek mi gelmeyecek mi tartışmaları uzun süredir gündemde. 2006 yılında 5558 sayılı yasayla yapılan değişiklikle, avukatlık sınavını başarmış olma koşulu kaldırılmıştır. Ancak  AYM 2009 yılında bu düzenlemeyi anayasaya aykırı buldu ve , 'Savunma hakkının' adil yargılanmanın en önemli kuralı olduğunu söyleyerek, avukatlık mesleğine kabulün 'Stajerlik eğitiminin yanı sıra seçme ya da elemeyi de içeren bir sistemle yapılması gerektiğini' vurguladı. Tartışmalar bir yana şuan da avukat olabilmek için sınav şartı yok.   

Avukatla Temsil Sorunu

HMK madde 71 e göre, ‘dava ehliyeti bulunan herkes , davasını kendisi veya tayin ettiği vekil aracılığıyla açabilir ve takip edebilir.’. Peki vekil illa avukat mı olmalıdır ? Ülkemizde kural olarak iradi temsil geçerlidir, yani kişiler savunma haklarını kullanırken illa avukatın yardımı gerekmez, herkes yargı mercilerine başvurarak dava açabilir, takip yapabilir, aleyhine açılan davalarda kendini savunabilir. Ancak kişi bu konularda başkasının yardımını istiyorsa bu avukat olabilir bu da avukatlık mesleğinin tekelci niteliğidir. İradi temsil haricinde istisna olarak kabul edilen bir de kanuni temsil vardır, HMK madde 80 e göre , Hâkim, taraflardan birisinin, davasını bizzat takip edecek yeterlikte olmadığını görürse, ona uygun bir süre tanıyarak, davasını vekil aracılığıyla takip etmesine karar verebilir. Verilen karara uymayan taraf hakkında, yokluğu hâlindeki hükümlere göre işlem yapılır.  Yani davayı takip edemeyecek ehliyette olan kişi için kanuni temsil söz konusu olur. Bunun diğer örneği de  HMK madde 79 son fıkradaki ‘Davasını kendisi takip eden kimse, duruşmada uygun olmayan tutum ve davranışta bulunursa, hâkim kendisini uyarır; bu uyarılara uyulmaz ve gerekli görülürse kendisini vekil ile temsil ettirmesine karar verip, hemen duruşma salonundan dışarıya çıkartılmasını sağlar; vekil ile temsil ettirmemesi hâlinde, tarafın yokluğu hâlinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılır.’ Duruşma disiplinini bozan taraf için de kanuni temsilci zorunlu hale gelir.

Peki avukat hak ve yetkileri nelerdir?  Bu hak ve yetkileri avukatlık kanunundan çıkarabiliriz.

İlk olarak Avukat, kendisine teklif olunan işi neden göstermeden reddedebilir. Reddin iş sahibine gecikmeden bildirilmesi zorunludur bu hakkın düzenlenmesindeki gaye elbette avukatın bağımsızlığıdır.

 İkinci olarak aldığı işi bırakma hakkı vardır , belli işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumu müvekkiline tebliğden itibaren iki hafta  süre ile devam eder.

Üçüncü olarak işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip etme hakkı vardır aslında bu durum vekalet sözleşmesinde güven ilişkisi kaynaklı işi bizzat yapmanın istisnasıdır. Yani gelenek gereği avukatın işi başkasına tevkil etmesine olanak vardır. Avukatın tevkil yetkisini kullanabilmesi için öncelikle avukatlı ile müvekkil arasında bir avukatlık sözleşmesi bulunması, ayrıca avukata verilen temsil belgesinde bu konuda özel bir yetkinin bulunması gerekmektedir.

 Dördüncüsü ücret isteme hakkıdır , bu konuda avukatlık sözleşmesinde bir hüküm yoksa değeri para ile ölçülemeyen iş ve davalarda avukatlık ücreti avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenir. Yine değeri para ile ölçülebilen iş ve davalarda da bu tarifenin altında ücret belirlenmez. Ve yüzde 25 i aşmamak üzere dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilecektir. Ayrıca dava veya hükmolunacak şeyin bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyan avukatlık ücreti sözleşmeleri hükümsüzdür. Buna davanın sonucuna katılma yasağı adı verilir. 

Beşinci olarak, avukat ücret alacağına ilişkin hapis hakkı vardır yani müvekkili tarafından verilen veya onun namına aldığı malları, parayı ve diğer her türlü kıymetleri, avukatlık ücreti ve giderinin ödenmesine kadar , kendi alacağı nispetinde elinde tutabilir. Yine avukatın ücret alacağı rüçhanlıdır. Sulh ile sonuçlanan işlerde davanın her iki tarafının da  ücreti ödemesi konusunda müteselsilen sorumludur. Ayrıca avukatlık kanunu 173/2 de avukatın avans ve masraf talep etme hakkı da düzenlenmiştir.

 Altıncı olarak, avukat doya ve evrakı inceleme yetkisi vardır, avukat veya stajyer, vekaletname olmaksızın dava ve takip dosyalarını inceleyebilir. Bu inceleme isteğinin ilgililerce yerine getirilmesi zorunludur.  Avukatlık kanunu 46/1 e göre avukat işlerini kendi sorumluluğu altındaki stajyeri veya yanında çalışan sekreteri eliyle de takip ettirebilir, fotokopi veya benzeri yollarla örnek aldırabilir. Av. Kanunu 46/2 ye göre vekaletname ibraz etmeyen avukata dosyadaki kağıt ve belgelerin  örneği veya fotokopisi verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Ayrıca avukatlık kanunu m. 56/2  de asıllarının verilmesi yasada açıkça gösterilmeyen hallerde avukatlar,takip ettikleri işlerde, aslı kendisinde bulunan her türlü kağıt ve belgelerin örneklerini bütün yargı mercileri ile diğer adalet dairelerine verebilirler. Bu düzenleme , avukatın örnek çıkarma yetkisinin vekaletname ile sınırlı olmadığını göstermektedir.

 Yedinci olarak, avukatın tebligat yapma yetkisi  vardır, kural olarak PTT idaresi tarafından yapılmakla birlikte , vekil vasıtasıyla yürütülen işlerde vekillerin birbirlerine makbuz karşılığında tebligat yapmaları konusunda yetkileri mevcuttur.

 Sekizinci olarak, hukuk davalarında sadece baroya kayıtlı avukatlar vekil sıfatıyla mahkemeye kabul edilir, buna da hazır bulunma yetkisi denir.  Ceza yargılamasında şüpheli veya sanıkların savunmasını yapan avukatlara müdafi denir. CMK 147 de müdafi seçme hakkının bulunduğu ve hukuki yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade ve sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde kendisine baro tarafından bir müdafi gönderilir, şeklinde bir düzenlemedir.  Avukatların hak ve yetkilerinden 

dokuzuncu olarak soru sorma yetkisi vardır, hukuk yargılamasında, duruşmaya katılan taraf vekilleri; tanıklara , bilirkişilere ve duruşmaya çağırılan diğer kişilere, duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilirler. Yöneltilen soruya itiraz edildiğinde, sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine hakim karar verir.

Onuncu ve son olarak, avukatların uzlaştırma yetkisi vardır yani ; dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem  sonucunu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler.

Avukatın yükümlülükleri nelerdir? Avukatın yükümlülüklerini , müvekkil ile ilişkisinden kaynaklanan yükümlülükler, mesleki statüsünden kaynaklanan yükümlülükler diye ikiye ayırıyoruz.

 İlk olarak avukatın müvekkil ile ilişkisinden kaynaklanan yükümlülükler:    

1.      Aydınlatma yükümlülüğü: Avukatın müvekkili ile arasında doğan ilk yükümlülüklerinden biridir. Müvekkil, olayı avukata anlatmakla yükümlüdür, bunun yanında avukat vekaletname verilmesi gerektirmiş olan sorunun aydınlatılmasını sağlamalıdır. Avukat olayın aydınlatılması için yönelteceği sorularla iş sahibinin bilgi verme yükümlülüğünü tamamlamasına yardımcı olur. Avukat sözlü bilgilerle yetinmemeli ve araştırmalarına devam etmelidir. Yargıtay’a göre müvekkilden gerekli bilgileri istediğini kanıtlama yükü avukattadır. Bu yükümlülük, işin görülmesi aşamasında da devam eder.Örneğin, önerilen yeminin ne anlama geldiğini, yemin etmesi halinde nasıl bir sonuç doğacağını, kaçınırsa ne olacağını müvekkiline açıklamalıdır.

2.      Sadakat yükümlülüğü: Temelinde avukatla müvekkil arasındaki güven ilişkisine dayanır. Hem vekalet görevi sırasında hem de sonrasında devam eden bir yükümlülüktür. Meslek kuralları madde 3 e göre ‘ Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.’ Vekil bu yükümlülüğünü yerine getirirken müvekkilinin menfaatlerini gözetir. Sadakat yükümlülüğü ihlal edilirse beslenen güvenin boşa çıkmasından doğan zarar tazmin edilir. Cezai sorumluluk açısından TCK madde 258 deki göreve ilişkin sırrın açıklanması suçunu oluşturur. Elbette ki meslek kurallarına uyulmadığı gerekçesiyle disiplin sorumluluğu da doğmuş olur.

3.      Özen yükümlülüğü: TBK madde 506 da ‘Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.’ Burada vekalet sözleşmesinden kaynaklanan vekilin özen yükümlülüğü söz konusudur. Yine Avukatlık kanunu madde 34 e göre Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler. Avukat bu yükümlülüğünü ihlal ederse  zararın tazmini ve eğer suçun maddi unsurları oluşursa TCK madde 257 göre güveni kötüye kullanma suçu oluşabilir. Elbette meslek kurallarının ihlal edilmesinden dolayı disiplin kovuşturması da gündeme gelebilir.

4.      Sır saklama yükümlülüğü : Avukatlık kanunu madde 36 ya göre , ‘ Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse, Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır. Avukatların birinci fıkrada yazılı hususlar hakkında tanıklık edebilmeleri, iş sahibinin muvafakatini almış olmalarına bağlıdır. Ancak, bu halde dahi avukat tanıklık etmekten çekinebilir.  Çekinme hakkının kullanılması hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz.Yukarı ki hükümler, Türkiye Barolar Birliği ve baroların memurları hakkında uygulanır.’ Sır saklama yükümlülüğü vekalet ilişkisi sona erse bile devam eder. İş sahibinim ölümü halinde de bu yükümlülük devam eder. Avukat bu yükümlülüğünü sadece müvekkilin açık rızası, ıztırar hali, avukatın özel hukuka dayanan tazminat istemi, ceza hukukuna dayanan yaptırım veya meslek hukukuna özgü disiplin cezası tehdidi altında bulunması halinde delebilir. Sır saklama yükümlülüğünün kapsamına, avukatın mesleği dolayısıyla veya mesleğini icra ederken öğrendiği hususlar girer. Yani, sırrın öğrenilmesi ile avukatlık mesleği arasında bir nedensellik bağını bulunması gerekmektedir. Avukatın, görev yaptığı dosyadan, mahkemeden, karşı taraftan edindiği bilgiler meslek sırrı sayılır. Sır saklama yükümlülüğünün ihlal edilmesi halinde TCK madde 258 deki güveni kötüye kullanma suçu maddi unsurları varsa oluşabilir yine meslek kurallarının ihlali nedeniyle disiplin cezası da vukuu bulabilir.

5.      Hesap verme yükümlülüğü: Meslek kuralları  43. Maddesine göre ‘ Müvekkil adına alınan paralar ve başkaca değerler geciktirilmeksizin müvekkile duyurulur ve verilir. Müvekkille ilgili bir hesap varsa, uygun sürelerde durum yazıyla bildirilir.’

6.      Dosya tutma ve saklama yükümlülüğü :  ‘’AvK. m. 52 – Avukat, üzerine aldığı her iş yahut yazılı mütalaasına baş vurulan her husus hakkında düzenli dosya tutmak zorundadır.Avukat, kendisi tarafından yazılan veya taslağı yapılan her belgeyi imzalamakla yükümlüdür.’’  Yine aynı kanunda vekalet görevinin tamamlanmasından 3 yıl süreyle avukat kendisine tevdi edilen evrakı saklamakla yükümlüdür.

7.      İşi ret yükümlülüğü : avukatlık serbest bir meslek olma özelliği nedeniyle ; avukat kendisine teklif edilen işi kabul edip etmeme iradesine sahiptir. Avukatlık kanunu madde 38 e göre bu yükümlülük şöyle düzenlenmiştir :Kendisine yapılan teklifi yolsuz veya haksız görür yahut sonradan yolsuz veya haksız olduğu kanısına varırsa, b) Aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa, c)  Evvelce hâkim, hakem, Cumhuriyet savcısı, bilirkişi veya memur olarak o işte görev yapmış olursa, d) Kendisinin düzenlediği bir senet veya sözleşmenin hükümsüzlüğünü ileri sürmek durumu ortaya çıkmışsa, (f) Görmesi istenilen iş, Türkiye Barolar Birliği tarafından tespit edilen mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun değilse, Teklifi reddetmek zorunluluğundadır.  Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar.

8.      İşi sonuna kadar takip yükümlülüğü: avukatlık kanunu madde 171\1 e göre’’ Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder’’

9.       Müvekkilinin talimatlarına uyma yükümlülüğü : TBK madde 505 e göre vekalet sözleşmesinden kaynaklanan , avukat iş sahibinin açık olan talimatlarına karşı koyamaz. Ancak, durumun gereğine göre iş sahibinden izin alma olanağı bulunmamakla birlikte, eğer olanak bulunup da sorulsaydı iş sahibinin her halde izin verecek olduğu durumlarda talimatın dışına çıkılması mümkündür. Yine avukat vazgeçme anlamına gelen işlerde iş sahibinin yazılı olurunu almak zorundadır. Örneğin, davadan feragat halinde iş sahibinin yazılı iznini almalıdır. Avukat bu yükümlülüğe aykırı davranırsa müvekkilinin uğradığı zararları tazmin eder. Ancak  haksız ve dürüstlüğe aykırı veya meslek kurallarının ihlali anlamındaki talimatlara uymak zorunda değildir. Hatta böyle bir durumda vekaletten çekilebilir bu da haklı bir nedenle istifa örneğidir.

10.   Doğruluk ve onur içinde görev yapma yükümlülüğü: avukat , ‘kötü niyetle açılan’ davaları almamalıdır. Yine avukatın davayı kazanma koşulu ile sözleşme yapması geçersizdir. Avukat işi alırken doğruyu söylemeli ve işin sonucu hakkında bir üstlenmeye girmemelidir.

İkinci olarak avukatın meslek statüsünden kaynaklanan yükümlülüklerini incelersek:

        I.            Büro edineme yükümlülüğü:  . Günümüz değişen koşulları artık avukatlığı tek başına yapılan bir meslek olmaktan çıkarmış ve kolektif çalışmaya doğru itmiştir. Avukatların birlikte çalışmaları kendine özgü bir nitelikte avukatlık ortaklığı müessesesini ihdas etmiştir. Avukatlık ortaklığı kuruluş aşamasında ciddi masraf gerektirmesi ve vergi yönünden hiçbir avantajın bulunmaması gibi nedenlerden dolayı çalışma düzeninde yeteri kadar yer almaması avukatlarca eleştirilmektedir. Avukatlık kanunu 43 e göre her avukat levhaya yazıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde baro bölgesinde bir büro kurmak zorundadır. Büronun niteliğini barolar belirler. Bir avukatın birden fazla bürosu olamaz. Birlikte çalışan avukatlar ayrı büro edinemezler. Avukatlık ortağı yurt içinde şube açamaz.

      II.            Aracı kullanmama yükümlülüğü: kamu görevi ifa eden avukatın iş edinmek için aracı kullanması işin niteliği ile bağdaşmaz. Bu nedenle kanun koyucu Avukatlık kanunu m. 48 hükmüyle şu düzenlemeyi getirmiştir, ‘’ Avukat veya iş sahibi tarafından vaat edilen veya verilen bir ücret yahut da herhangi bir çıkar karşılığında avukata iş getirmeye aracılık edenler ve aracı kullanan avukatlar altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu eylemi yapanlar memur iseler, verilecek hapis cezası bir yıldan aşağı olamaz.’’

    III.            Çekişmeli hakları edinme ve bunların edinilmesine aracılık etme yasağı:  avukat el koyduğu işlere ait çekişmeli hakları edinmekten veya bunların edinilmesine aracılıktan yasaklıdır. Bu yasak , işin sona ermesinden itibaren bir yıl sürer. Burada ‘davanın sonucuna katılma yasağını’ görebiliriz.

    IV.            Reklam yasağı : Av. Kanunu madde 55e göre avukatların iş elde etmek için, reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmaları ve özellikle tabelalarında ve basılı kağıtlarında avukat unvanı ile akademik unvanlarından başka sıfat kullanmaları yasaktır.

       Tüm bu hak yükümlülükler yasaklar yanın da bir de avukatların Türkiye barolar birliğince kabul edilen meslek kuralları vardır bu meslek kurallarından bazıları :

ü  Mesleki çalışmasında avukat, bağımsızlığını korur; bu bağımsızlığı zedeleyecek iş kabulünden kaçınır.

ü  Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür.

ü  Avukat, yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır.Mesleki çalışmasında avukat, hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır.

ü  Avukat, salt ün kazandırmaya yönelen her türlü gereksiz davranıştan titizlikle kaçınmalıdır.

ü  Hakim ve savcılarla ilişkilerinde, avukat, hizmetin özelliklerinden gelen ölçülere uygun davranmak zorundadır. Bu ilişkilerde karşılıklı saygı esastır.

ü  Avukat, daha önce hakim, savcı, hakem ya da başka resmi bir sıfatla incelediği işte görev alamaz.

ü  Avukat duruşmayı terk edemez. Ancak kişisel veya meslek onurunun zorunlu kıldığı hallerde duruşmalardan ayrılabilir. Bu durumda avukat derhal baroya bilgi verir.

ü  Hiçbir avukat, bir meslektaşının mesleki tutum ve davranışları hakkındaki düşüncelerini kamuoyuna açıklayamaz. Bu yoldaki şikayetlerin mercii yalnız barolardır.

ü  Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki kişisel görüşlerini açıkça belirtemez.

ü  Avukat hasım tarafın ancak avukatı ile görüşebilir.

ü  (Hasmının avukatı yok ise) avukatın hasımla teması zorunlu sınırlar içinde kalır. Hasım tarafla her temasından sonra avukat müvekkiline bilgi verir.

ü  Yanına stajyer almayı kabul eden avukat, stajyerlerin iyi yetişmesi için gerekli dikkati ve ilgiyi gösterir ve olanaklarını hazırlar.

ü  Avukat baktığı davada, görevini savsayarak ya da kötüye kullanarak, müvekkili zararına kendisine bir yarar sağlayamaz.

 

Avukatın Hukuki, Disiplin ve Cezai Sorumluluğu

Avukatların hukuki disiplin ve cezai sorumlulukları vardır. Öncelikle avukatın sözleşmesel sorumluluğuna bakarsak, avukatlık sözleşmesine dayalı olarak, avukatın sorumluluğuna gidebilmek için sözleşmenin avukat tarafından ihlal edilmiş olması gerekir. Tazminat sorumluluğu için vekilin sorumluluğu gerekir ancak bunun istisnaları vardır. Vekalet sözleşmesi gereği avukat, mutlaka istenilen sonuca ulaşmaktan sorumlu değildir. Vekilden beklenen, sözleşme gereği olan yükümlülükleri yaysa ve sözleşmeye uygun olarak yerine getirmesidir. Avukat, gerekli yükümlülüklerini yerine getirdiği halde istenilen sonuç elde edilmemişse veya bir zarar doğmuşsa bundan sorumlu değildir. İş sahibi tarafından sözleşmeye dayanılarak avukata karşı ileri sürülen ve avukatın işi hiç ya da gereği gibi yapmamasına ya da yanlış yapmasına dayalı olarak iş sahibinin uğradığı zararın giderilmesini amaçlı olarak tazminat talep hakkı da bulunmaktadır. Yani olayda avukatın sözleşme ile üzerine aldığı işi hiç ya da gereği gibi yerine getirmemiş olması nedeniyle iş sahibinin madden ya da manen mağdur olması gerekir. Burada objektif sorumluluk vardır yani özenli bir avukatın aynı hal ve şartlar altında göstereceği özeni göstermemesi, sorumluluğun bu şartın gerçekleştiğini kabul sonucunu yaratır. Son şartta, uygun illiyet bağıdır. avukatın sözleşmesel yükümlülüğünün ihlali, olayın normal akışına hayat tecrübelerine göre somut olayda gerçekleşen türden zarar oluşturmaya elverişli olmalıdır. İş sahibi tarafından sözleşmeye dayanılarak avukata karşı ileri sürülen tazminat istekleri, bu hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde zararı doğuran olaydan itibaren 5 yıldır.

            İkinci olarak avukatın disiplin sorumluluğunun ihlali durumunda ne olur? Avukatlık kanuna ve meslek kurallarına aykırılık halinde, şikayet üzerine veya resen takibe dayalı olarak avukat hakkında kovuşturma yapılır. Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile bağdaşmayan davranışta bulunanlar avukatlık kanununa göre disiplin cezalarına çarptırılır. Baro yönetim kurulunun disiplin kovuşturması açılmasına dair kararı üzerine avukatlar hakkında disiplin kovuşturması yaparak disiplinle ilgili kararları ve cezaları vermek ve kanunla verilen diğer yetkileri disiplin kurulu verir. Avukatlık kanunu madde 135 e göre disiplin cezaları şunlardır :

v  Uyarma :avukatın mesleğinin icrasında daha dikkatli davranması gerektiğinin kendisine bildirilmesidir.

v  Kınama : mesleğinde ve davranışında kusurlu sayıldığının avukata bildirilmesidir.

v  Para cezası: 10.000-150.000 liraya kadar

v  İşten çıkarma:avukatın veya avukatlık ortağının 3  aydan az ve 3 yıldan fazla olmamak üzere mesleki faaliyetlerinin yasaklanmasıdır.

v  Meslekten çıkarma: avukatlık ruhsatnamesinin geri alınarak avukatın adının baro levhasından silinmesine ve avukatlık unvanının kaldırılmasıdır. Avukatlık ortaklığı için de baro avukatlık sicilinden silinmesidir.

Avukatlar hakkında yapılacak kovuşturmalarda , isnat olunan hususun  avukata açıkça ve yazılı olarak bildirilmesi yazılı savunmasının istenmesi ve bu savunma için en az 10 günlük bir süre tanınması zorunludur. Avukat hakkında başlamış olan ceza kovuşturması, disiplin işlem ve kararların uygulanmasına engel olmaz. Ancak aynı nedenle hem disiplin kovuşturması başlanıp hem de ceza mahkemesinde dava açılmış ise o zaman ceza davasının sonuna kadar beklenir. Kısaca avukatın cezai sorumlulukları da söz konusudur,   mesela avukatın özen yükümlülüğünü ihlal etmesi tck 257 deki güveni kötüye kullanma suçunu, Vekilin hesap vermekten kaçınarak müvekkile iade etmesi gereken para ve diğer kıymetleri iade etmemesi, saklaması ve kullanması TCK m. 247 anlamında zimmet suçu teşkil edebilir.

Toplumun Avukata ve Avukatlık Mesleğine Bakış Açısı

            Toplum avukatlara nasıl bakıyor? Açıkçası bu soruyu konuşmamı hazırlarken kimi bulduysam sordum ‘Avukatlar hukuku silah olarak kullanan mafya gibidirler’ diyen oldu ‘en güvenilmemesi gereken meslek ‘ diyen oldu ‘avukat yuva yıkan , insanları boşandıran’ diyenler de oldu kısacası avukatlık mesleği hakkında insanların kafasında ilk izlenimler para, mahkeme, ihanet, icra, otorite gibi kavramlar var. Bu olumsuz bir durum ancak soruyu değiştirdim ve avukat olmazsa ne hissedersiniz dedim, bunun üzerine, korku, çaresizlik, panik diye yanıtlar aldım. Ve şu sonucu çıkardım toplum avukatlara ihtiyacı olduğunu biliyor ancak tedirgin yaklaşıyorlar. İleride avukat olmak isteyen birisi olarak bu kadar saygın temelleri olan bu mesleğin niçin ilk izlenimde negatif algılandığını kendimizi tenkit ederek düşünmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim Merve ESEN   

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ AVUKATLIK PANELİ KONUŞMASI 2015

 

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol