İslam ve Günümüz Hukukunda Miras



İSLAM VE GÜNÜMÜZ HUKUKUNDA MİRAS
Şer’i miras hukukuna “feraiz” denilmektedir. Feraiz , farzlar demektir. Kur’an- ı Kerim miras meselesini açık ayetlerle düzenlemiştir. Osmanlı hukukunda da bu kurallar uygulanmıştır. İslam hukuku uzun yıllar kültürümüzde yer etmiştir. Türk Medeni Kanunu İsviçre’den iktibas edilmiştir. Miras hukukunda yeniden düzenlenmiştir. Birazdan miras taksimi meselesini ayrıntılarla iki hukuk sistemine göre kıyaslama yapacağım. Orada da görüleceği üzere  İslam Hukuku murise yakınlık derecesine bağlı olarak ayrı ayrı bireylerin paylarını detaylıca düzenlemiştir. Türk Medeni Kanunu ise daha basit bir düzenleme yapmıştır. Çalışmamda tespit edebildiğim farkları ortaya koymaya çalışacağım.

 
A. İslam ve günümüz hukukunda miras ile ilgili genel değerlendirmeler

 
           1) Menfaatler ve haklar Hanefilere göre geçmez, diğer üç mezhebe göre geçer.  Türk Medeni Kanununa göre; mal varlığında bulunan fakat terekede yer almayan bazı hukuki ilişkiler vardır. Bunlar; miras bırakanın şahsına bağlı olan, onun ölümü ile sona eren, hukuki ilişkiler, haklar ve borçlardır. Örneğin; MK 797’ye göre, intifa hakkı , hak sahibinin ölümü ile sona ereceğinden terekede yer almaz, dolayısıyla da mirasçılara geçmez. Aynı şey , oturma sükna hakkı içinde geçerlidir.  (MK. 823) TMK md. 25/4 e göre “manevi tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; miras bırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.” şeklindedir. Hakların geçmesi hususunda iki sistem arasında paralellik vardır.

 
           2) Mirasçılar, miras bırakanın borçlarından tereke miktarı ile sorumludur.  TMK md. 599/2’ye göre “ Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer mal varlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.” Demektedir. Yani günümüz miras hukukunda “külli     halefiyet” söz konusudur.. Yine bunun sonucu olarak İslam Hukukunda mirasın reddi yoktur.

 
            3) Mirasçılardan biri murisin sağlığında miras payına mahsuben bir şey alsa bile miras payından düşürülmesi gerekmez. İslam hukukçuları mirastan feragat müessesesini  aşağıdaki sebeplerden dolayı kabul etmemişlerdir:
a) Her şeyden evvel henüz doğmamış bir haktan feragat hukuk ilmi bakımından olduğu kadar mantık olarak da imkan dahilinde değildir.
b) Kimin evvel öleceği ve sonuç olarak ve sonuç olarak mirastan feragat edenin mi,  mirasından feragat edilenin mi yekdiğerine mirasçı olacağı bilinmez.  Buna mukabil İslam hukukunda miras açılıp miras hakkı doğduktan sonra, dileyen mirasçının diğer mirasçılar lehine miras payından feragat etmesi mümkündür ki, asıl feragat budur. Zira, burada hak doğmuştur;şüpheli, şansa bırakılmış bir hak değil tam oluşmuş bir hak söz konusudur. ,    
 TMK md. 528’e göre “ Miras bırakan bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder. Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu içinde sonuç doğurur.”  Yani günümüz miras hukukunda ivazsız veya ivazlı biçimde mirastan feragat sözleşmesi yapılabilir. İvazlı feragat sözleşmesinde kural olarak altsoyda mirastan faydalanamaz. Özellikle ivazlı feragat sözleşmesi düşündürücüdür. Çünkü feragat eden kişinin miras bırakandan önce ölüp ölmeyeceği belli değildir. O halde bu bilinmeze rağmen ona önden miras bırakan tarafından ödeme yapılması soyut kalabilir.

kaynak

[1] Mustafa Avcı, Türk Hukuk Tarihi, Konya 2012, sf 308 vd.

[1] Mustafa Dural, Turgut Öz, Miras Hukuku 4. Bası, İstanbul,2009, sf 8-9

[1] Mustafa Avcı, Türk Hukuk Tarihi, Konya 2012, sf 308 vd.

[1]Mustafa Avcı, Türk Hukuk Tarihi, Konya 2012, sf 308 vd.

[1] BERKİ,S.147


4) Terekenin taksimden önce yenmesi gasp hükümlerine tabiidir.  Bu kurum aklıma TMK md. 637-638 deki miras sebebiyle istihkak davasını getirmektedir. 

 
5) Mirasçıyı muris sağlığında veya vasiyet yoluyla – mirasçılık engelleri dışında- miras hakkından mahrum edemez. Mirasçılık sözleşmesi veya feragat hüküm ifade etmez.
TMK. Md. 528 mirastan feragat sözleşmesini düzenlemektedir. Mirastan karşılıksız veya karşılık sağlanarak feragat edilebilir. Mirastan feragat eden mirasçılık sıfatını kaybeder. Feragat, feragat edenin altsoyunu da kapsar.  
İslam hukukunda ıskatı kabul etmemiştir. Çünkü İslam hukukunda her mirasçının saklı payı vardır ve bu pay ilahi irade ile belirlenmiştir. Mirastan mahrumiyet kurumu ise kamu düzeniyle ilgili olduğu için içtihatla kabul edilmiş olup, Kur’an da mirastan mahrumiyet adıyla bir kurum yoktur.

 
6) İslam hukukunda “evlat edilenin” miras hakkı yoktur. TMK md. 500 e göre; “ Evlatlık ve altsoyu, evlat edinene kan hımsı gibi mirasçı olurlar. Evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Evlat edinen ve hısımları, evlatlığa mirasçı olamazlar. 
İslam Hukukunun uygulandığı zamanlarda, bugünkü anlamda evlat edinme yoktu, sadece manevi evlat vardı. Manevi evlatlık ise evlat edinen ile bir hısımlık bağı kurmadığı için mirasçılık hakkı da vermiyordu. Bu bakımdan o zamandan gelen manevi evladın, nüfus kütüğüne evlatlık olarak kaydedilmesi  geçersizdir ve kaydın iptal edilmesi için dava açmaya dahi gerek yoktur. 

 
7) İslam miras sisteminde payları aşan vasiyetler kendiliğinden hükümsüz olduğundan, tenkisi bizzat hakim yapmaya yetkilidir; yani ilgilinin tenkis definde bulunmasına bile lüzum yoktur.  TMK md 560 ve devamında tenkis davası düzenlenmiştir. Buna göre , saklı payların karşılığını alamayan mirasçılar, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler. Elbette ki her iki hukuk sisteminde de saklı paylı mirasçıların hakları korunmak istenmiştir.

 
8) Gayrimüslimler şer’i mahkemeden miras taksimi isterlerse taksim şer’i hukuka göre olur. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun madde 20’ye göre “ Miras ölenin milli hukukuna tabidir. Türkiye’de bulunan taşınmazlar hakkında Türk hukuku uygulanır. Mirasın açılması sebeplerine, iktisabına ve taksimine ilişkin hükümler terekenin bulunduğu ülke hukukuna tabidir.” Demektedir.


kaynak

 [1] Mustafa Avcı, Türk Hukuk Tarihi, Konya 2012, sf 308 vd.

[1] Berki, s. 146

[1] 2.HD 23,2,1984  , 104/342 (YKD 1984, c.X, 1355) ; İmre/ Erman

 
9) Tasarruf nisabı hakkında önemli farklar vardır bunların  daha iyi karşılaştırılması için bir tablo yaparsam; 
 


MİRASÇILAR //       İSLAM HUKUKUNA GÖRE PAYLARI   //        MEDENİ KANUNA GÖRE PAYLARI
 
Baba  // Baba hep terekenin 1/6 sını alır. Eğer murisin erkek yanından  erkek mirasçısı yoksa o zaman Eshab ül-Feraiz’den artanı da gene baba asabeden olmak dolayısıyla alır.md.496, altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları ana ve babasıdır. Bunlar eşit olarak mirasçıdırlar. Saklı payları da yasal miras payının yarısıdır.

Erkek tarafından erkek ata//  (murisin babasının babası gibi) Baba yoksa babanın payını alırlar. Babanın bulunuşu bunları mirastan yoksun bırakır. md.497, altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bunlar eşit olarak mirasçıdır.

Ana bir erkek kardeş// Bunlar murisin babası,erkek yanından erkek atası, çocukları veya oğlunun çocukları varsa bir şey almazlar. Bunlar yoksa 1/6 alırlar. Birden fazla iseler birlikte1/3 alırlar. Ana bir kız kardeşler ile birlikte iseler, gene terekenin 1/3ü aralarında eşit olarak bölüşürler. md.497/2, mirasbırakandan önce ölmüş ana babanın yerlerini, her derece halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Yani kardeşler ana babadan kaynaklı pay almış olurlar. 

Koca // Koca murisin çocukları veya oğlunun çocukları yoksa terekenin ½ sini  bunlardan biri varsa ¼ ünü alırlar. md. 499, sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur:
mirasbırakanın altsoyu ile birlikte ¼ , ana baba zümresiyle birlikte ½ , büyük ana-baba ve onun altsoyu ile birlikte ¾ oranında bunlarda yoksa tamamına mirasçı olur.

Karı // Karı murisin çocukları veya oğlunun çocukları yoksa terekenin ¼  ünü  bunlardan biri varsa 1/8 ini alırlar. md. 499, sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur:
mirasbırakanın altsoyu ile birlikte ¼ , ana baba zümresiyle birlikte ½ , büyük ana-baba ve onun altsoyu ile birlikte ¾ oranında bunlarda yoksa tamamına mirasçı olur.

Kız çocuklar// Murisin yalnız bir kızı varsa ½ sini alır, murisin birden çok kızı varsa, bunlar birlikte terekenin 2/3 ünü alırlar.kız ve oğlan çocuklar birlikteyse yarısını alır md.495, çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar.

Oğlun kızları// Murisin oğlu veya kızı yoksa, oğlunun kızı kız çocuğunun payını yani terekenin ½ sini alır. Aynı durumda birden fazla oğlun kızı varsa, bunlar terekenin 2/3 ünü alırlar. Murisin yalnız bir kızı varsa, oğlunun kızı veya kızları terekenin 1/6 sını alır. Oğlunun oğlu ile birlikte bulunan yarı oranla alır. Murisin oğlu veya iki veya ikiden fazla kızı varsa, bir şey almaz. md.495, mirasbırakanın birinci derecede mirasçıları, onun altsoyudur. Çocuklar eşit mirasçıdırlar. Mirasbırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Altsoy için yasal miras payının yarısı saklı pay oranıdır.

Ana- baba bir kız kardeş// Burada da aynı (1/2 , 2/3 , 1/6 ) oranları geçerlidir. md.497/2, mirasbırakandan önce ölmüş ana babanın yerlerini, her derece halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Yani kardeşler ana babadan kaynaklı pay almış olurlar.

Baba bir kız kardeşler// Burada da aynı (1/2 , 2/3 , 1/6 ) oranları geçerlidir. md. 497/2 geçerlidir.

Ana bir kız kardeşler// Bunlar tıpkı ana bir erkek kardeşler gibi pay alırlar. md. 497/2 geçerlidir.

Ana//  Murisin çocukları veya oğlunun çocukları yahut iki ve fazlası kardeşler varsa terekenin 1/6 sını alırlar. Bunlar yoksa terekenin 1/3 ünü alır. Yok eğer karı-kocadan biri veya baba varsa önce onların payları verilir artanın 1/3 anaya düşer. md.496, altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları ana ve babasıdır. Bunlar eşit olarak mirasçıdırlar. Saklı payları da yasal miras payının yarısıdır.

Büyük ana // Büyük anaların Eshab ül Feraizden sayılabilmeleri için, muris ile aralarında ya yalnız kadınlar ya yalnız erkekler bulunmalı yahut da bir sıra erkekten sonra bir sıra kadın bulunmalıdır. Ardakiler değişiyorsa büyük analar Zevu’l Erham’dan olurlar. Büyükana terekenin 1/6 sını alır. md.497, altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bunlar eşit olarak mirasçıdır.
 
Burada da açıkça görüldüğü üzere ciddi oranlar vardır.   

- ÜÇOK, MUMCU, BOZKURT, Türk Hukuk Tarihi 15. bası Ankara 2011 den yararlanılmıştır. tablo hazırlanırken.
 



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol